Wednesday, November 21, 2012

Karıncaların Gri Su Projesi..

Merhabalar sizlere kendi hikayemi anlatmıştım. Gelemer karıncası olarak bundan sonra sizlere ben Gelemer çiftliğinin hikayesini anlatacağım. Burada neler yapıldığını, deneyimleri, gelen karıncaların nasıl çalıştığını, toprak için, doğa için, insan için neler yaptıklarını bir bir anlatacağım tabi eğlencelerini ve yorgunluklarını da.
Benim çiftliğe geldiğim gün toplantı konusu ''Gri su projesi'' idi. Bir an önce gri suyu ayırıp, artezyenden aldıkları ve evde kullandıkları suyu tekrardan toprağa geri vermekti amaçları. Üzerinde konuştular. Pınar ve Tuğrul araştırmalarını ve deneyimlerini anlattı. Fulya, Meral ve Deniz araştırmalarından topladıkları bilgileri anlattılar. Yasemen bildiklerini, öğrendiklerini anlattı bir bir. Oya konuşulanların bir bir notunu aldı. Tüm kollektif üyelerinin haberi olsun istiyordu. Jann Almanya' da neler yaptıklarından bahsetti. Ümit yeni gelmişti benim gibi, konuşulanları dinledi. Sonunda nasıl yapılacağı ve nereye yapılacağı hakkında karar verildi:
''Ön taraftaki verandanın ön kısmına bir çukur açılacaktı, en az 1 metre derinliğinde ve 3 metre çapında bir çukur olmalıydı. Etrafına muzlar dikilecek ve içine organik madde atılacaktı.
Ümit çukuru açma işine Jann ile birlikte hemen başlayabileceklerini söyledi. Yasemen sevinmişti ve Ümit' e diğer karıncaların da yardım edebileceğini söyledi.

 
Ertesi gün, çukur kazmaya başladılar. Toprak çok taşlıydı. Jann ve Ümit zorlanıyorlardı çukuru açmayı. Ara vererek çalıştılar karıncalar.
 

Toprağı kolay açmak için çukura su doldurarak yumuşattılar. Böyle böyle bir haftada açtılar çukuru beraberce.

 
   Yeni bir karınca gelmişti Gelemer çiftliğine, Derya. Çok çalışkandı diğer karıncalar gibi o da. Durmadan koşuşturuyor ,Yasemen' e yardım ediyor, Fulya ile mıntıka temizliği yapıyordu. Derya kahveyi çok seviyor ve yapacağı zaman '' iki kare kahve yapim hele'' diyordu.

 
Ağaçları malçlama görevini üzerine aldı. Ben malçlama sorumluluğunu üzerime alıyorum, diyordu herkese gülerek :):):) 

    Ümit, Derya ve Jann çukurdan çıkan taşları topladılar, gabion yapacakları yere taşıdılar. Gabionu yaparken çok taş gerekeceğini biliyorlardı. Karıncalar taş toplarken Fulya'da arada sırada karıncaların fotograflarını çekiyordu.





 

        Kollektifteki karıncalar toplandılar bir dahaki pazar Gelemer çiftliğinde, baktılar ki çukur kazılmış.
    Bu işe sevindiler, çukurun etrafında toplandılar ve birkez daha nasıl yapılması gerektiğini tartıştılar.
    Doğru yapmak istiyorlardı.

   
  Derya ve Yasemen marangoz amcalardan toplanan talaş dolu çuvalları tek tek çukura döktüler. Üzerine palmiye agacından kesilen yaprakları koydular.






      Kıvırcık saçlarıyla Yasemen palmiye yapraklarını üçer beşer taşıyordu hatta tişörtüyle bile taşıyordu :):):)








                               

                                Derya işini bitirmişti ve gururla karıncalara dizaynını gösteriyordu :):)

 
    Eve kuru kompost tuvalet yaptıktan sonra, Karıncalar, evin foseptiğe giden pis su borusunun dışarıya çıktığı yerden gri su çukuruna kadar, ortalama 20 cm derinlikte bir kanal açtılar. 

 
      Ümit foseptiğe giden boruyu ek yerinden çıkartıp evden gelen boruyu, açtığı kanala doğru uzattı.

                                         


                                              Böylece evde kullanılan su bu çukura dökülecekti.

 
         Tabi bunları yapmak o kadar kolay olmadı :) Ümit borularla savaşırken Derya her dışarı çıktığında fotograf çekip Ümit'e moral verdi. Yasemen ile Ümit devamlı gri su projesi üzerinde konuştular.

 
                                           


  


              Daha sonra foseptiğe giden borunun kalanını aldıkları kapak ile kapattı. Böylece önceden kullanılan foseptik iptal edilmiş oldu.
          Ümit babasından öğrendiği şekilde kanala aldığı boruya ellerindeki çapı daha küçük olan boruyu ısıtarak birleştirdi. 

  
                    Ardından boruya bir zarar gelmemesi için dereden kum taşıyıp borunun üzerini kapattı.
                                    Toprak ilave ederek kanalı tamamen kapattı.
      






   Gri su sistemi hazırdı. Tüm karıncalar gri su projesini tamamladıkları için mutluydu çünkü                   kullandıkları suyu tekrar toprağa verebileceklerdi artık.

  

   
  Sıra geldi Mustafa Hoca'nın önerdiği muz çemberini oluşturmaya. Bahçedeki muzun yavrularından 5 tane aldılar ve çukurun etrafına diktiler. Çukur su dolacaktı ve çukurun etrafı hep nemli kalacaktı, böylelikle muzlar su sorunu çekmeyeceklerdi. Zamanla muzlar yanlarından filiz verdikçe, hep aynı yönde çıkanları kesip merkeze doğru yatırılacak ve muz çemberi sabit kalacaktı.






  
Gri su ve muz çemberi projesi üzerine uzun zaman geçmişti. Bir çok şey yapılmıştı bir çok karınca gelip gitmişti. Bir gün;

Karıncalardan bir tanesinin bir fikri geldi :):)

'' Muz çemberinin etrafını büyütme fikri''



 
Böylece Harun muz çemberi tam ortasında kalacak şekilde yere bir elips çizdi. Ufak bir kanal açtılar içlerine taşlar dizdiler, nede olsa taş boldu arazide :):).



 Tüm gün boyunca karıncaları verandadan izledim, ne çok çalıştılar yine. Görmesinler beni diye yaprakların arkasına gizlendim.

En sonunda elipsin içerde kalan kısmını talaşla örttüler, böylece toprak yüzeyi örtülerek altı nemli kalacaktı. Palmiye yapraklarını cukura attılar.






 
      

  Fidanlar alındıktan sonra iki tane avakado fidanını bu çemberin yanına diktiler.
  İşte karıncaların gri su ve muz çemberi projesi. 




                        Gelemer karıncası olarak hepinize güzel günler diliyorum...
 
                      Karıncaların diğer projelerini sizlere anlatmaya devam edeceğim.



                                                                                                                ÜMİT YÜKSEL


  

Monday, November 19, 2012

Gelemer Karıncasının Hikayesi

         Çok uzun hikayesi olsada Gelemer' in, ben size biraz kendi hikayemden bahsedecğim. 


  Benim adım Gelemer Karıncası. Benim tüm hikayem köyümüze haberci karıncanın gelmesiyle başladı. Habercinin gelmesiyle büyük bir konsey toplandı ve dinlediler haberci karınca ne anlatırsa... Uzaklarda bir yerde bir arazi varmış. Burası Seda Amca'nın arazisiymiş.


  






   Yeni birileri bu araziye gelmiş ve toprağa, dogaya, dünyaya zarar vermeden hatta ona yardımcı olabilecekleri şekilde, gençlere umut getirebilecek bir yaşam kurmayı düşünmüşler. Kendilerine Datça Sürdürebilir Yaşam Kollektifi demişler. Hep birlikte istemişler bunları, Seda Amca'da izin vermiş arazisinde yapmak istediklerine. 










Birkaç karınca zamanı geçmiş ve sonunda başlamışlar çalışmaya. Sonra yanlarına birileri daha gelmiş sonra birileri daha ve birileri daha...

Hem eğleniyorlar hem gülüyorlar hem yüzmeye gidiyorlar hem de çalışıyorlamış. Günler böyle geçip giderken Yasemen bir rüya görmüş:

Arazide bir sürü Karınca varmış karıncalar öbek öbek, renk renklermiş. Bazıları korkmus bazıları kızmış bazıları istememiş bu karıncaları. Akşam oldugunda Yasemen uykuya dalmış. Rüyasında neler yapacağını düşünmüş karıncalarla. Bu sırada koca kafalı, kıvırcık saçlı bir karınca gözünün önünde belirmiş. Gözlerini kırpıştırarak Yasemen' e bakmış:
Yasemen : Sen kimsin?

Karınca : Ben Gelemer Karıncasıyım.
Yasemen : Gelemer Karıncası mı? Peki ne yapıyorsun?
Karınca : Buraya geldik hepimiz.
Yasemen : Neden geldiniz?
Karınca : Çalışmak için.
Yasemen : Siz ne yapabilirsiniz ki! Siz çok küçüksünüz.
Karınca : Biz her şeyi yaparız merak etme sen...
Yasemen : Ama niye geldiniz ki?
Karınca : Ama bizi sen çağırdın ki :) :)

Sabah olmuş. Yasemen koşmuş dışarı ve bağırmış: Ellemeyin karıncaları! Bir şey yapmayın. Onlar bize yardıma gelmişler!

Konseydeki karıncalar dinledi haberci karıncayı sonuna kadar. Ardından düşünce odalarına çekildiler. Bu sırada bizler merkalıca bekliyorduk. Aklıma geldi birden, benim de saçlarım kıvırcıktı aynı ruyadaki karıncanın ki gibi! Ben miyim o karınca diye düşünüyordum ki Konsey karıncalar çıktı salona ve sessizlik...

Başkan Karınca : Bizler düşündük taşındık bir karara bağladık. Karıncalar yardıma gidecektir Gelemere ve her yere haber salınacaktır yardım için. Aramızdan bir karıncayı seçtik gitsin ve herşeyi izlesin. Anlatsın orada yapılanları, karıncaların nasıl çalıştıklarını, dünyaya yardım edişlerini, orman oluşturmalarını, hayatı, her bir detayı tüm insanlara. Seçtiğimiz karınca rüyadaki gibi kıvırcık saçı olan karıncadır. Onun adını da Gelemer koyduk.

İşte böyle başladı benim hikayem. Kararın ardından düştüm yola dağları taşları aştım, sulardan geçtim, karınca arkadaşlarımdan yol bilgisini aldım yol üstünde. Sonunda ulaştım Gelemer çifliğinde tarih 8 Eylül, günlerden Pazardı.

Eve girdiğimde bir kalabalık gördüm insanlar dolaşıyordu mutfakta, odada başkaları oturuyordu. Yasemen'i gördüm. Başladım tırmanmaya üstüne. Omuzuna ulastıgımda gördüm herkesi. Kollektif üyeleri toplanmışlar konuşuyorlardı. Neler yapsak, nasıl yapsak, onu öyle mi yapsak, böyle mi yapsak...
    

                     
                   Benim gelemer maceralarım böylece başlamış oldu.
 


                                                                                                                                ÜMİT YÜKSEL
           

    




   

Monday, November 5, 2012

Kasım Yağmurlarına Ekim Dikim Yapmak Gerek

 
Nasıl olacak, dikilebilir mi bu kadar çok fidan derken

                                                    karıncalar başladı işe hep beraber,
 
 
  
 
 
 
 
 
arada eğlence de lazım
 
 
son bir hamle daha
 
ve yemeği hakettik değil mi?